30 Kasım 2006

Tuvalet Piktogramları ve Kültür Analizi!


Hani bir işi ilk kez yapmak hep zordur, sıkıntılıdır, hata yapma olasılığı yüksektir, hata riski bazen yapmak istediğimizi yapamamamıza sebep olur ya, tuvalet bu durum en riskli örneğidir. Geri dönüşü olmadığı için, o anda doğruyu seçeneği algılayıp işi sonlandırmak gerekir. O anlar hep telaşlıdır ve bir an önce içinde bulunulan durumdan kurtulmak ister insan. Önümüzde ise iki büyük kapı engeli vardır. Acaba doğru kapı hangisi?

Sevgili dostum Eda Nazlı Noyan’ın İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde geçtiğimiz yıl gerçekleşen “III. Ulusal Tasarım Kongresi’nde” sunulan ve sonradan tanışmamıza da vesile olan çalışması “Tuvalet İşaretleri: Türkiye’de Modernleşme Süreci ve Yerel Kimliğin İnşası Üzerine Bir Okuma” adını taşıyor ve tuvalet piktogramlarının kültürden etkilenerek nasıl şekillendiği hakkında önemli tespitler yapıyor.

Piktogramlar ilk olarak, iletişim kolaylaştırmak için tasarlanan öğeler şeklinde ortaya çıkmış. Bu gün ise her alanda kullanılmaktadır. Yol işretleri, kullanım ve yıkama talimatları, tuvalet işaretleri vs. Piktogramların tuvaletlerde kullanılması gereği ilk olarak kadın ve erkek tuvaletlerinin birbirinden ayrılmasıyla, kullanıcıların doğru yönlendirilmesini sağlamak amacıyla doğmuş.

Dr. Bindeswar Pathak’ın elindeki belgelere göre, erkek ve kadın için ayrı tuvalet uygulaması ilk olarak 1739’da Paris’te uygulandı. Bir lokanta, düzenlediği dans partisi için “erkek tuvaleti” ve “kadın tuvaleti” tabelaları astı. Türkiye’de ise bu ayrım 1925’e uzanıyor. (Nazlı Eda Noyan’ın çalışmasından)

Günümüzde bu çalışma ile tespit edilen 300’e yakın kullanılan farklı tuvalet piktogramı bulunmaktadır. Dünya genelinde kullanılan tuvalet piktogramlarının çeşitliliğini tahmin etmek ise hiç zor değil.

Bu piktogramlar zaman içinde politik, sosyal, ekonomik koşullar, moda akımları, kültürel farklılıklar, tarihten gelen değerler, hayata karşı duruş gibi birçok etki ve akımla defalarca şekillenmiş olup, bu çeşitliliğe kavuşmuştur. Bu sebeple tuvalet piktogram tasarımları kullanıldığı yere ait birçok ipucu vermektedir.

Bu çalışmanın özetini yansıtacak olan bir takım saptamaları paylaşmak isterim sizlerle:

* Türkiye’nin doğusunda umumi tuvaletlerde insanlar “resimsel” işaretleri tercih ediyor.
* Oteller ve lüks restoranlarda genellikle erkekler için şapka, kadınlar için ayakkabı figürleri kullanılıyor.
* Toplumsal cinsiyet temelli basmakalıp tuvalet işaretlerine sıkça rastlamak mümkün. Örneğin kadınlar için ruj, erkekler için tıraş bıçağı gibi…
* Eşcinseller ayrım sevmez. Gittikleri yerlerde üniseks resim-yazılar ve işaretler kullanılarak cinsel farklılığın dikkate alınmamasını tercih ederler.
* Rock barların ise bu tuvalet işaretleri konusunda alternetif ve esprili bir tavrı var. Örneğin Beyoğlu’ndaki Mojo Bar’da tuvalet piktogramları “cıvata” ve “somun” olarak tasarlanmış. (Nazlı Eda Noyan’ın çalışmasından)

Bu değerli koleksiyona zaman zaman katkıda bulunmaya çalışıyorum. Yukarıdaki resim Bodrum’daki Kule Bar’ın tuvalet piktogramıdır. Bu piktogram rock barlardaki alternatif ve esprili tavrın yanında tasarımıyla da öne çıkıyor.

Rasladığım en ilginç tuvalet işaretlerinden biri de Bursa’daki Kevser Restoran’a ait tuvalet piktogramıdır. Burada kadını “tavuk” , erkeği ise “horoz” figürleri temsil ediyordu.

Velhasıl yapılan sunum bana çok ilginç gelmişti. Saptamalarının doğruluk payı ise çok yüksek. Bu çalışma bana yeni bir alışkanlık kazandırdı. Önceden hiç dikkatimi çekmeyen tuvalet piktogramları artık bir yere gittiğimde gözüme ilk çarpan şeyler oluyor. Hatta merak edip özellikle bakıyorum. Mümkün olduğunca onları fotoğraflayıp hem kendi çapımda minik bir koleksiyon oluşturmaya, hem de bunları çalışmanın yaratıcısıyla paylaşarak var olan koleksiyonunu büyütmeye çalışıyorum. İnanın çok keyifli bir uğraş oldu bu benim için. Hemen unutmadan yazayım, ilginç tuvalet piktogramı görenler bunları bana iletirse çok sevinirim...

Sevgili Nazlı Eda Noyan’a bana böyle bir hobi edindirdiği için teşekkür ediyorum.

Koleksiyona ait tuvalet piktogram tasarımları için http://www.girlsawthesea.net/wc_signs.html adresine göz gezdirmenizi öneririm.

27 Kasım 2006

Uzaylılar Tavuk Sever Mi?


Dünyanın en büyük markasını KFC yarattı. Hem de burada bahsettiğim büyüklük gerçek anlamda kullanılmış olup, fiziki büyüklüğü anlatıyor. KFC, dünyanın uzaydan görülebilen ilk logosunu yaptırdı.

Logonun hazırlanmasında 50 tasarımcı, mühendis bilim adamı yer almış ve tasarlanıp inşa edilmesi tam üç ay sürmüş. Sonuçta, uzaydan görülebilen ve “Face from Space” projesiyle dev bir logo çıkmış ortaya.

Firma yetkililerinin söylemiyle “Bu, insanlık için küçük fakat ‘kızarmış piliç’ için büyük bir sıçramadır”.


KFC uzaydan görülebilen ilk logoyu hazırlatmanın dışında logoda bazı değişiklikler yapma yoluna da gitti. Logoda bulunan beyaz kruvaze beyaz önlüğün yerine kırmızı mutfak önlüğü kullanılmış. Kırmızı önlük ev tipi mutfak alışkanlıklarını çağrıştırdığı için ve müşterilerin gözünde KFC’ nin her zaman mutfakta kendi elleriyle lezzetli, kaliteli, taze yiyecekler hazırladığı imajını vermek için etkili bir araç olacağı düşünülmüş. Üstelik bu değişiklik sadece çok dikkatli bakıldığında belli oluyor. Yani tüketicilerin gözünü tırmalama ihtimalinden dolayı yeni logonun yadırganıp benimsenmeme riski pek yok. Bu yeni mesaj tüketiciye hissettirilmeden, usulca veriliyor.

1952 yılında kurulan dünyadaki nüfus artışına paralel olarak büyüyen ve dünyanın her yerine yayılan bir markaya dünyanın en büyük logosunu yaptırmış olmak veya uzaydan görülen ilk logoya sahip olmak ne kazandırır? Acaba pazarlama dünyasında yeni trend uzaya açılmak mı? Yeni mecra uzay mı? Bilinmez…

Tabi ki uzaylıların galaksiler arasında yaptığı uzay gezintileri sırasında KFC logosunu görüp dünyada bir yemek molası vermek için KFC’yi tercih etmelerini bekleyemeyiz. Logonun sadece bu amaca hizmet edebileceğini düşündükleri için başarısız bir girişim olduğunu düşünenlerden özür dilerim ama yanılıyorlar!

Bu dev logoyu kendi web sitesinde tanıtan KFC’nin “tık” lanma oranları çok büyük oranda artmış. Firma, sitenin ziyaretçi sayısındaki büyük oranlı artıştan oldukça memnun görünüyor.

Evet, pazarlama akıllı insanların işidir. Sınırlı olanakları aşmak, gerektiğinde yoktan yeni mecralar var etmektir.

23 Kasım 2006

"Anime", "Manga" ve iri gözlüler...


Japon çizgi filmlerine Fransızca'daki animation sözcüğünden türemiş olan "Anime", çizgi romanlarına ise "Manga" adı verilirmiş.

Bu yaşıma geldim, hala çizgi film izlemek bana büyük keyif verir ama Japon çizgi filmlerinin yeri apayrı. Hatırlıyorum, benim küçüklüğümde Japon çizgi filmleri furyası vardı. Bir dönemim bunlarla geçti. O yaşlarımda bu çizgi filmlerle ilgili önemli saptamalar yapabilmiş olduğumu anımsıyorum.

Mesela yüzlerinin yarısını kaplayan kocaman gözler her çizgi karakterin en dikkat çekici noktasıydı. Hele bir de garip, ani ve önceden kestirilemez tepkileri, bu tepkilerin o iri gözlere yansıması o çocuk aklımla beni ekrana kilitlerdi. Giderek daha iyi anlıyorum ki, Japon çizgi filmleri tam bir mimik ve efekt cenneti...

Karakterlerin o iri gözleri ise yaratıcılarına tamamıyla zıt bir durum ortaya koyuyor. Sanki yaratıcının gözleri ne kadar küçülürse, yarattığı karakterlerin gözleri de o kadar büyüyor gibi. Bu yalnız iki şekilde açıklanabilir:
  • Ya Japon güzellik anlayışı bunu gerektiriyor ki o zaman kendi içlerinde bir tek güzel insan bulunmadığı sonucuna götürüyor bu sav bizi.
  • Ya da Japonlar çekik ve minik gözlerinden dolayı ciddi anlamda kopleks sahibi insanlar.

Ayrıca ilginç ama, Japon çizgi film karakterleri genelde zayıf, uzun boylu ve zarif yaratılırlar. Bu da sanırım bir başka kompleksin dışa vurumu.

Hangisi olursa olsun, bir dönem büyük keyifle izlediğim, halen denk gelir de bir çocuk kanalında yakalarsam kendimi izlemekten alıkoyamadığım çizgi filmler bunlar.

Anime ve Manga ile ilgili detaylı bilgi ve etkinlik takibi için (bkz.)

17 Kasım 2006

Fikir Fabrikası’ndaydım…



14 Kasım 2006 günü Bahçeşehir Üniversitesinde “Fikir Fabrikası” etkinlikleri çerçevesinde ülkemizde tasarım ve tasarımcı hakları üzerine “Tasarımın Güvenli Sığınağı: Tescil” adında bir konuşma yaptım.

İşle ilgili bu kadar keyifli etkinliğe daha önce hiç katılmamıştım sanırım, hatırlamıyorum… Öğrencilerin o sorgulayan hallerini, hayata takılan soru işaretlerini görüp de büyülenmemek elde değildi gerçekten. Üniversite ortamında bulunmayı özlediğim için mi yoksa dinleyicilerin o “üstün lezzetli tatlı” halleri yüzünden mi bilmem, orada olmak bana büyük keyif verdi.

Arkadaşlar bana bu keyfi yaşattığınız için çok teşekkürler… İhtiyaç anında bana nasıl ulaşacağınızı biliyorsunuz. Ha bu arada, fotoğrafları bana göndermeyi unutmayın.

Kalın salıcakla…

13 Kasım 2006

"Farka Saygı" acil ihtiyacımız!



Gençler sahip oldukları boş zamanı, sosyalleşme olanakları, teknoloji ve yeniliklere duydukları ilgi ve yatkınlıkları sebebiyle ve ayrıca trendlerin sıkı takipçileri olmalarından dolayı günümüzde markaların en sadık tüketicilerini oluşturmakta.
Çalışan insanlar iş hayatı, günlük koşuşturma, bir yerlere yetişme, bir şeylere ulaşma mücadelesi sürdürüken yeni arayışlardan ziyade, alışkın oldukları markaları kullanmaya devam ediyorlar. Yeniliklere gençler kadar açık olmadıkları gibi, risk almada da onlar kadar cesur olmadıkları için marka alışkanlıklarını uzun yıllar sürdürüyorlar. İşte bu yüzden "Harley" marka motorsikletler eskiden olduğu gibi "delikanlı muhalif kültür" tarafından değil, onların günümüzdeki uzantısı olan orta yaşlı kitlenin nostalji markası artık. Başka bir deyişle "tutkulu sadakat"...

Oysa gençler kabına sığmayan her yerde bulunmaya çabalayan bir kitle. Sahip oldukları boş vakitleri olabildiğince doldurmaya çabalayan, dar vakitlere olabildiğince çok iş sığdıran bir kitle. Çabuk tüketen ve çabuk sıkılan bir kitle. Markalara tutkulu sadakatin, yerini trendlerin belirlediği tüketim ve marka alışkanlıklarına bıraktığı bir kitle.
Yakında, gençlerin eğilimleri belirlemede oldukça başarılı olduğunu geçen yılki etkinlikten anladığımız bir bir etkinliğin gerçekleşmesini bekliyoruz. 7-10 Aralık tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nın Rumeli Salonu'nda gerçekleşecek olan etkinliğin adı "Trend Show 07". Keyifli olacağa benzer...

Geçen yılki sonuçlar organizasyonun ne kadar büyük bir veri tabanı olduğunu gösteriyor. Geçmiş sonuçları merak ediyor musunuz? Aşağıda....


  • Gençler ürünlere yönelik yapılan tanıtım aktivitelerinde en çok arkadaş tavsiyesinden etkileniyor. İnternet ikinci sırada.
  • Promosyonlar ve ücretsiz ürünler en çok dikkat çeken unsurlar arasında.
  • Radyo gençler söz konusu olduğunda en az öneme sahip reklam alanı.
  • Gazete okuma oranı erkeklerde daha yüksek çıkarken, radyo dinleme alışkanlığı kızlar arasında yaygın.
  • İnternet bilgi almak, chat yapmak ve haberleşmek için kullanılıyor. Blog ise yazmak %3'lük oranla hala en sonda yer alıyor..
  • İnternette en çok tercih ettikleri siteler Google, Hotmail, Yahoo, Yonja ve Ekşi Sözlük.
  • Televizyonda müzik programlarını tercih ediyorlar, yerli ve yabancı diziler ise ikinci sırada.
  • En çok okunan, mizah dergileri. Sıralama şöyle: Penguen, Leman.
  • Aylık giderlerinin dörtte birini gıdaya ayırıyorlar. Takip edenler ise eğlence ve giyim. Üniversiteliler diğer genç nüfusa göre ulaşıma daha büyük bütçe ayırıyor.

Bu yıl Trend Show 07'nin teması "Farka Saygı" olarak belirlenmiş. Şöyle diyorlar:

"Farka Saygı" en büyük ihtiyacımız!

Çünkü her birimiz diğerimiz kadar farklıyız
Farklı olduğumuz için birbirimize benzeriz
Tüm farklarımızla birlikte var olabiliriz
Fark'a ön yargı ile değil vicdan ile yaklaşabilir
Aynı fikirde olmadan anlaşabiliriz
Bizim trendimiz "Fark'a Saygı'dır diyebilirz!

Bakalım bir yılda genç nüfusun tüketim alışkanlıkları ve marka bağlılıkları hangi yönde değişti. Bu yılki etkinlik sonuçlarını merakla bekliyorum.

Sonuçlar için kaynak: Sabah Gazetesi 12 Kasım 2006

10 Kasım 2006

Blog'la Pazarlama



Giderek yaygınlaşan blogların gerçekte önemli birer pazarlama tekniği ve müşteriyi doğrudan etkilemenin en iyi yollarından biri olduğunu söyler bu kitap özetle.

Kitapta blog kavramı, blog türleri, blogların nasıl hedef kitleyi etkileyen bir güce dönüştüğünden bahsediliyor.

Bloglar hakkında önemli saptamalar yapan kitapta deniliyor ki;

"Bloglar, çoğunlukla dar bir konu üzerinde kişisel günlükler ve tartışma gruplarıdır. Onları blog yapan, sık güncelleme ve kişisel yorumlarla linklerin kombinasyonudur. Bloglar yakın zamanda işletmelerin en önemli iletişim ve pazarlama araçlarından biri haline gelecektir."


Kitap okunmaya değer...

9 Kasım 2006

Marjinal Tasarım Alanları



Tasarım alanında atılacak daha çok adım olmasına rağmen son yıllarda ülkemizde özgün tasarımlar yaratmada geçmişe kıyasla çok daha başarılı olduğumuz yadsınamaz bir gerçek. Bu sevindirici gelişmenin başka bir boyutu da, özgün tasarım yaratma işinin bilinen belli başlı sektörler dışında kalan, bu güne kadar göz ardı edilmiş “marjinal” sektörlerde de büyük ölçüde yaygınlaşmış olmasıdır. Buna en büyük örnek: Takı Sektörü

Takı ve aksesuar firmalarının markalaşma alanında attığı hızlı ve dev adımlar da takdire değer. Önceleri bir ipe birkaç boncuk dizmekten öte bir şey olmadığı düşünülen çeşitli incik boncuklar, günümüzde en prestijli markaların mağazalarında veya büyük alışveriş merkezlerinde sahip oldukları “corner” lar ile göz doldurmakta, hatta göz kamaştırmaktalar.

Yazının devamını okumak için...

5 Kasım 2006

Okuldan Atıldım...


İki gün önce ulaşan sarı zarftan çıkan yazıyla okuldan atıldığımı öğrendim. Garip bir histi!
Aslında uzun süredir bunu beklememe rağmen, o günün geldiğini fark edememişim. Şaşırdım! Sanırım bile bile sürpriz oldu, o nasıl birşeyse :)

Kabul ediyorum, tembel bir öğrenciyim. Ama yalnız olduğumu hiç sanmıyorum.

Var mı başka tembel?