Yaşadığım bir sağlık sorunundan dolayı bir süredir evdeyim. 4 gündür raporluyum ve işe gidemiyorum. Dışarı zaten çıkamıyorum. Evde geçirdiğim bu süre, blogla ilgilenmem için bana fırsat verdi. Ama bunun dışında, sabahtan akşama evde oturmanın aslında ne kadar yorucu olduğunu hayatımda ilk kez fark ettim. Bu süre içinde biraz kitap okudum, biraz resim yaptım, bol bol yemek yaptım. Bu aralar az yeme kararı alan eşimin kararını bozduracak kadar çok yemek yaptım. Hani şöyle bir ev dolusu insanı akşam yemeğinde ağırlamaya yetecek kadar çok, eğer takatim olsaydı.
Ama böyle geçmiyormuş boş vakit, televizyon şart. Normal koşullarda aslında TV izlemekten pek de hoşlanmayan bir insan olmama rağmen, buna mecbur kaldım. Önceleri, gündüz kuşağında nelerin gösterildiğini merak ediyordum. Ancak defalarca denemeden sonra gündüz kuşağında izlenebilecek en güzel şeyin reklamlar olduğunu anladım. Her reklamı, sloganını, oyuncularını, senaryosunu, mesajını, müziğini, dikkatle izledim. Ama bazıları anlamsızlıklarıyla aklıma takıldı durdu ve sonunda bir liste yapmayı başardım. İşte reklam klişelerini yine klişe bir takdimle sunuyorum.
Saçmalardan Seçmeler:
Ama böyle geçmiyormuş boş vakit, televizyon şart. Normal koşullarda aslında TV izlemekten pek de hoşlanmayan bir insan olmama rağmen, buna mecbur kaldım. Önceleri, gündüz kuşağında nelerin gösterildiğini merak ediyordum. Ancak defalarca denemeden sonra gündüz kuşağında izlenebilecek en güzel şeyin reklamlar olduğunu anladım. Her reklamı, sloganını, oyuncularını, senaryosunu, mesajını, müziğini, dikkatle izledim. Ama bazıları anlamsızlıklarıyla aklıma takıldı durdu ve sonunda bir liste yapmayı başardım. İşte reklam klişelerini yine klişe bir takdimle sunuyorum.
Saçmalardan Seçmeler:
- "Artık hijyenik temizlik gerektiren kirlere karşı hijyen sağlayan yeni bir OMO var.” OMO Domestos Etkili deterjan reklamında kullanıyorlar bu ifadeyi. Acaba hijyenik temizlik gerektirmeyen kirler hangileri? Ya da var mı böyle bir şey?
- "Aklımı seveyim!” Aynı anda hem ACE Bulaşık Deterjanı Etkili ürün, hem de Regal reklamında kullanılmış bu söz. Ne kadar bayat ve de gereksiz, aynı zamanda yararsız. Bir de bazen bu iki reklam art arda denk geliyor. Off! Korkunç! Bunu düşünen o iki ajansın aklını seveyim ben!
- "Su yoksa, çay da yok.” Doğuş Çay’ın sloganı olmuş. Her an her yerden çıkabiliyor bu sözler. Küresel ısınma ve su sorununa dikkat çekmek üzere firma sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek topluma mesaj vermek istemiş. Bunu takdir ediyorum. Ama biraz daha akıllıca düşünülmüş olmalıydı slogan. Yani şimdi bir düşünün. Su yoksa neler yok ki, çaya mı gelmiş sıra. İhtiyaçlar ve kayıplar açısından bakıldığında, susuzluk durumunda çay herhalde son sıralarda gelir.
- “Dabi dabi mısır çerezi…” Üzerinde tek kelime etmeye gerek yok, zira öyle ortada ve sahipsiz ki…
- “Renk kusursuzdur. Parlaklık ise ona hayat verir.” Avon’un ruj reklamının giriş cümlesi. Nasıl yani? Renk kusursuzdur. Eee, sonra? Parlaklık ise ona hayat verir. Hoppala! Ne alakası var şimdi! Yukarıdaki ifadede yer alan anlatım biçimi ancak aşağıdaki ifadeye benzer bana kalırsa. Sakla samanı, dam üstünde saksağan!
- Bir de, şu televizyondan ürün satış bantları var her gün dönen. Hepsinin sonunda 15 dk. içinde hemen sipariş verirseniz, bilmem ne hediye ediyoruz vaadi geçiyor. İşin garibi, bir saat sonra aynı bant aynı vaatle tekrar dönüyor ekranda. Bu 15 dk. böyle tekrarlanıyor ve hiç bitmiyor. Yani aslında acele etmeyi gerektiren bir durum yok. Ne zaman ararsanız bu bilmem neyi zaten veriyorlar. Peki o telaş neden öyleyse?
10’a tamamlarım sanmıştım bu reklam facialarını, ama aklıma gelenler bunlar oldu. Böyle bir listesi olan var mı? 10’a tamamlayalım listeyi.