7 Haziran 2011

"Kitap Annesi" nden Mütevazı Öneriler






Hem bunları yazmalısın diyenler için, hem de ilerde unutmamak için yazıyorum bu gün. "Kitap annesi" nden, kitap harici, yaşanmış-denenmiş, işe yaramış tavsiyeler. Çocuklara dair iletişimde tıkanıklık yaşatan ve genelde çocuğun ağlamasıyla sonlanan, hatta bazen çocuk ile beveyn arasında otorite savaşına dönüşen anlar hakkında kısa notlar aldım bu gün. Altın kural ise, çocuğun "çocuk" olduğunu unutmamak. 

  1. “Yapma” demek yerine, tecrübe etmesini sağlayın. Deneyerek yapmaması gerektiğini anlasın. Acı biberi oldum olası hep çok sevmişimdir. Önceleri yemeklerde masaya çıkarmaya çekiniyordum, ya isterse diye. Fakat sonra çıkarmaya ve isterse de onu acı biberle tanıştırmaya karar verdim. Beklediğim gibi oldu. Acı dememe rağmen ısrarla istedi, veririm fakat acı olduğunu bilmelisin dedim ve verdim. O an pişman oldu, bir daha da asla lafını etmedi. Başka bir vahim mevzu ise çay. Özellikle misafir geldiğinde ortalıkta duran sehpalara konan çaylar çocuklar için inanılmaz tehlikeli. Annelerin ise, servis, sohbet, bitenlerin toplanması ve çayların tazelenmesi telaşının üzerine bir de, ama çaylara yaklaşmasın derdi vardır, ki sanırım o an için dertlerin en büyüğüdür. Defalarca aman sakın çaya yaklaşma, sıcak yanarsın denir, çocuğun ise asla umurunda olmaz, aksi gibi hep çay sehpalarını tavaf eder. İşte yine böyle bir gündü. Çay istedi bizim küçük hanım. Sıcak dedim, yine de istedi. Tamam dedim verdim. Dokunur dokunmaz elini çekti ve bir daha asla çay istemedi. Çaya yaklaşmadı bile J
  2. “Hayır” demeyin. Olumsuz anlam veren olumlu cümlelerle “hayır”ınızı belirtin.  Yonca sık sık “Jelibon” istiyorum diye tutturur akşam eve geldiğimizde. Hayır, önce yemek yemelisin dediğimde, inanılmaz reaksiyon veriyordu. Sonra taktik değiştirdim. Hayır demek yerine, “Tabi tatlım, yemeğini yedikten sonra olur” demeye başladım ve ikna olduğunu gördüm. Hatta sonraları bunu oyun haline getirdik. Oyun şöyle gelişiyor. Y: Jelibon (şeker vs.) istiyorum. A: Tabi tatlım … Ama ne zaman? Y: Yemekten sonraaaa (aynı anda). Bu taktik çok işe yaradı.
  3. Ufak tefek, kontrollü kazalar yaşamasına izin verin. Yaptığı şeyin sonucunun nasıl olacağını söyleyip, ısrar etmeye devam ederse, bırakın tecrübe etsin. Mesela, altı kayan terlikleri giymekte ısrar ediyorsa, izin verin ve düşmesini gözlemleyin. Bir daha onları giymeyecektir. Hem tecrübe ile birlikte öğrenilmiş davranış olacak, hem de, esas büyük etki “anne haklılığı” nı yaratmakta olacak. Çocuk annem demişti ve dediği gibi oldu, annem hep biliyor, demek ki dediklerinde gerçekten haklı fikri oluşacak çocukta. Bu haklılık durumu yaratıldığında emin olun, her şey çok daha kolay olacak.
  4. Çocuklar anneleri ikna etmekte ustadır. Bu yüzden bazı küçük yasakları kendi davranışlarına bağlayın ki, kontrolü kendinde hissetsin ve yaptırmak için ısrar etmeye kalkışmasın. Örneğin televizyonu yakında izliyorsa, kumandadan çaktırmadan kapatın. Yakından izlediğin için kapandı deyin. Uyku vakti geldiğinde son kez “Caillou” diye tutturduysa, üstelik de uzun sürenlerden birini izlemekte ısrar ediyorsa, bilgisayarın şarj aletini çıkarın ya da, programlanmış görevler tanımlayın ekrana çıksın. Böylece “Caillou” keyfi otomatikman son bulacak ve tıpış tıpış yatağın yolunu tutacak.
İlk aklıma gelenler bunlar.

Yaşayıp yenilerini ekledikçe hafızaya, buraya da ekleneceğinden emin olabilirsiniz :)

Hiç yorum yok: