10 Ekim 2006

Tasarımla Büyümek



Duvarların yıkılmasıyla iki kutuplu dünya düzeni sona erdi ve daha önce hiç karşılaşmadığımız kadar rekabetçi, yepyeni bir düzeni de beraberinde getirdi. Firmalar artık sadece bir adım öne geçebilmek için bile kıyasıya mücadele etmek zorundadır. Teknoloji bile –ki bir zamanlar en güçlü silahtı- firmaların rekabet edebilme kapasitesini artıramamaktadır.
Giderek günlük hayatımızda kullanmaya, hatta her yerde görmeye alıştığımız teknoloji son derece ucuzlamış ve kolayca ulaşılabilir bir hal aldığı için ucuz ve kaliteli ürün artık ayırt edici bir özellik olmaktan çıkmıştır. Bu sebeple firmalar eskiden olduğu gibi teknolojik güçlerini kullanarak diğerlerinden daha üstün olamamaktadır. Artık fiyat rekabeti yapamayan işletmeler, ancak yeni tasarımlar yaratıp katma değeri yüksek yenilikçi ürünlere yönelerek rakiplerine fark atabilirler.
Diğer yandan, artık iyiden iyiye bilinçlenen ve kendisine sunulan seçenek bolluğuyla biraz da nazlı bir hal alan tüketiciyi cezbetmek için ne yapmalı? Bunun bir tek yolu fark yaratmak, yani ‘mor inek’* olabilmektir. Farklılaşan tüketici beğenileri ve hızlı tüketim alışkanlığı sebebiyle firmalar ancak ‘farklı’ ürünler tasarlayarak başarıyı yakalayabilmektedir. Yani mesele şu: firmalar öyle ürünler tasarlamalı ki, tüketici şöyle bir baktığında ayırt edici özelliklerinden dolayı onu kolaylıkla fark edebilsin, merak etsin ve ona yönelsin.
Türk sanayicisi yenilikçi ve yaratıcı tasarımlar yaratmanın önemini giderek kavramakta ve AR-GE faaliyetlerine yatırımı artırmaktadır. 1954 yılından beri dünyanın önde gelen markalarının çekişmesine sahne olan ve tasarım dünyasının Oscar’ı olarak adlandırılan İF Design Award 2005 yılında ürün tasarımı kategorisinde Arçelik’in Türk Kahvesi makinesi ‘Telve’ ödülün sahibi oldu. 10 Mart’ta CeBIT fuarının açılışında takdim edilen ödül ne kadar haklı bir gururun kaynağıdır tahmin edebiliyoruz. Bu başarı, Türkiye’de bir rekabet faktörü olarak tasarımın yeterince tanınmadığı ve kullanılamadığı gerçeğini değiştirmese bile geleceğe umutla bakmaya teşvik ediyor bizi.
Tasarlamak kadar önemli bir başka unsur da tasarlanan ürünleri korumaktır. Firmalar özgün tasarımlarıyla rakiplerine üstünlük sağlamak istiyorlarsa tasarımlarını mutlaka tescil ettirmelidir. Çünkü tasarım tescili, hak sahibine tasarımlarını belli bir süre ile üçüncü kişilere kullandırtmama hakkı vermektedir. Başka bir deyişle tasarım hakkı, korunan tasarımın sahibinin yaratıcı çabasını, ona bu tasarımı içeren ürünleri belirli bir süre üretip, ilk satışa sunmasına olanak vererek ödüllendiren bir mülkiyet hakkıdır. Piyasaya sürülen yeni bir ürünü tescil süresince başkalarına kullandırtmama, tasarım hakkı sahiplerine tanınan büyük bir haktır. Tasarım hakkı sahipleri bu haklarını kullanmadıkları sürece, piyasaya sürdükleri yeni ürünler hiçbir şekilde korunmayacak ve taklit edilecektir. Tasarlanan ürün yeni olsa bile korunmadığı sürece hemen taklit edilecek, yaratılan ürün farklı olmaktan çıkacak ve yaratıcısına artı değer katmaktan yoksun kalacaktır. Açıkça görülmektedir ki, yeni ürünler tasarlamak kadar önemli olan bir başka şey bunları korumak, yani tasarımları tescil ettirmektir. Temennimiz ve gayretimiz tasarımla değer yaratmanın ne kadar önemli olduğu ve ne denli özenle korunması gereğinin bilincini oluşturmaktır. Unutulmamalıdır ki, korunmayan tasarımınız, sizin olmaktan çıkar.

Hiç yorum yok: