15 Ekim 2006

"Fikir Patenti"ne Fakir İlaveler


Fikirlerin patentlenebilirliği, bloglar arasında bu aralar önemli gündem olduğu için birkaç laf da ben eklemek istedim.
Dünya üzerinde harhangi bir fikrin patentlenebilmesi bu gün itibariyle söz konusu değil. Patent, esas olarak bir buluşun sahibine tanınan bir nevi tekel hakkıdır. Patent buluş sahibinin yaratıcı çabasını ödüllendirme amacını taşır. Patent hakkı, buluş sahibine buluşunu açıklaması karşılığında tanınır. Böylece yanilikçi fikirlerin dünya üzerinde yayılması amaçlanır. Buluşlar açıklanmadığı sürece insanlığa bir fayda katmayacağı için, bunların açıklanması karşılığında sahipleri "patent" ile ödüllendirilir. Patent her ne kadar sahibine tekel niteliğinde kullanım hakları sağlasa da, amaç o buluşu dünya üzerinde başka herhangi bir kişiye kullandırtmamak değil, sadece buluş sahibini insanlığa katkısından dolayı bir takım maddi faydalar ile ödüllendirmektir. Bir de, aslında hiç var olmayan bir "tasarım patenti" lafı dolaşır dillerde. Oysa patent, yukarda bahsetmeye çalıştığım "buluş tescili" olup, tasarım ile herhangi bir alakası bulunmamaktadır. Özgün ve yeni tasarımların korunma şekli ise, "Tasarım Tescili"dir. Tasarımcıya patent ile aynı hakları, tasarım konusunda sağlar. Ancak "petent" ile "tasarım tescili" nin kapsamları farklıdır. Her ikisinin ortak noktası da, buluş ya da tasarımın kamuoyuna sunulmasıdır. Bu noktada, patentlenen veya tescil edilen şey aslında "fikir" değil, onun gerçekliğe dönüşmüş halidir.
Yoksa, herkes düşünmek, fikir beyan etmek veya yorum yapmak konusunda serbest.
Çalınan fikrimiz ise eğer ve içimizdeki ses bir türlü susmuyorsa, eylülce'nin dediği gibi söylenecek iki şeyimiz var: “bravo” ya da “ama o benim fikrimdi…”

Hiç yorum yok: